Sevde'nin Günlüğü

Yazmayı seviyorum…

Anlamlı Anlamsız

Mart8

Hasta olduğumuzda ateşler içinde yatarken ya da sıkıntılı bir günün sonunda ya da bazen ortada hiçbir şey yokken, nedensizce kabus görürüz uykumuzda. Çoğumuzun kabusları -küçük yaşlarda- canavarlarla ya da korku filmlerindeki kötü kalpli adamlarla doludur. Sonraları belki olgunlaşır korkularımız; canavarlar katillere dönüşür. Bir uçurumun ya da bir binanın tepesinden düşeriz sık sık. Her şekilde bizi ölüme sürükleyecek kötü bir ‘son’dur kabuslarımızı süsleyen en büyük korkumuz. Bu kötü son hep bizden uzak olsun isteriz, başkaları ölür rüyalarımızda, ama her nedense biz hep ölmeden açarız gözlerimizi, ‘kötü son’a ulaşma korkusuyla. Peki ya o son hiç gelmezse?

Benim kabuslarımda bu çirkin soru yankılanır; çünkü herkes bir ‘son’un kabusunu görürken ben sonsuzluğunkini görürüm. Henüz çok küçükken gördüğüm kabuslardan biri dün gibi aklımda. Dev gibi harflerden oluşan tersine yazılmış bitmek bilmeyen, yabancı dilde bir yazının üzerinde geziniyorum ve onu kendi dilime çevirmemi istiyorlar. Kim? Bilmiyorum. Onlar işte. Belki komik geliyor kulağa, belki de bilinçaltımdan çok ödün veriyorum bu sözlerle. Ama çocukluk kabusumu mercek altına aldığınızda farklı düşüneceksiniz belki de.  Yabancı dilde ve tersine yazılmış bir yazı, sonsuza uzuyor üstelik, bir de ömrünü bu anlamsız yazıyı tercüme ederek ona anlam kazandırma çabasına adayan bir kız, bir insan, bir varlık. Tıpkı bir kayayı dağın doruğuna çıkarma çabasında olan ve kaya tam bırakıldığında geri yuvarlandığından yaşamını kısır bir döngüye adayan Sisyphus gibi anlamsız ve daha da kötüsü sonsuz bir uğraş içinde olan bir varlık. Üstelik sıradan bir varlık da değil, varlıkların en akıllısı sözde.

Şimdi bu satırları yazarken çocukken anlam veremediğim kabusuma anlam vermeye çalışıyorum. Ama bu kez boş bir çaba değil bu. Kabusumdaki dev gibi korkunç harfler değil yalnızca gördüklerim, döngüyü görüyorum, sonsuzun gittiği yeri görüyorum. Kabuslarımdaki o ürkek kızdan farkım bu belki de; düşünüyorum, fark ediyorum, anlam veriyorum ve yazıyorum. Onların yazdıkları ve bir türlü anlayamadığım ters yazılara adanan bir sonsuzluğa sahip olmaktan kaçıyorum şimdi. Anlamsızlıkta ebediyen yaşamaktansa anlamlı bir ölüme yaklaşmak en doğrusu belki de.

28.02.12

1 Yorum

“Anlamlı Anlamsız”

  1. Mart 8th, 2012 - 21:33 Babacık Diyor ki:

    Anladım bişiler ama yani bakalım, seni görünce anlatırım sana 🙂