Sevde'nin Günlüğü

Yazmayı seviyorum…

Rol

Temmuz22

Öykü

Kapı gıcırtısıyla ürperdim. Bir ışık yandı arkamda, başımı çevirmemiştim; televizyonun siyah ekranındaki yansımadan anladım geldiğini. Tedirgin adımlar çalındı kulağıma ve durdu. Arkam dönük bir halde koltuğun köşesine büzülmüşken birkaç metre geriden gelen şaşkın nefesini hissettim.

Şaşkındı nefesi; kesik kesikti. Belki biraz umut vardı içinde, belki biraz beklenti. Bir süre o nefes aldı, verdi; kalp atışlarım hızlandı. Nerdeyse her gün yinelenen bu sahnede neden her seferinde aynı tepkiyi verdiğimi bilmiyordum. Rolümü ezberlemiştim. Hoş, zor da değildi; repliklerim yoktu zira. Oyun boyunca susuyordum ve o da sessiz nefesiyle eşlik ediyordu bana.

Sahne uzamıştı. Yeni bir adım sesi duyacağım sandım ama bu mükemmel sessizliği bozacak tek bir devinim bile yoktu. Terlediğimi hissettim, nefes almaktan bile korkar bir halde koltuğa mıhlanmıştım. Birkaç saniye sonra bir kıpırtı duydum ve ardından merdivenin eskimiş tahta basamaklarından bir gıcırtı yükseldi. Sahne sonlanmıştı; yine aynı mükemmel sessizlikte oynanmıştı. Tuttuğum nefesimi bıkkınlıkla dışarı verdim. ‘’Korkma’’ dedim imalı bir tonla, kendi kendime söylenirken. ‘’Rolünü kusursuzca oynadın ve yine tek bir replik söylemeden perde kapandı’’. Halbuki ne replikler hazırlamıştım o, eve gelince söylerim diye. ‘’Nerdeydin?’’ diyecektim ya da sorgusuz sualsiz önünü kesip bütün gece onu beklediğimi söyleyecektim. Söylemedim, demedim, sustum. Neden söylemedim, neden demedim, neden sustum? Bu kez iç sesim de sustu, verecek yanıtı yoktu çünkü. ‘’Geç kaldık, geç kaldım.’’ diye telkin ettim kendimi. Faydasızdı. Sonra anlık bir hisle –garip bir hiddetle– ayağa kalktım. Düşünmeksizin merdivenlere attım kendimi. ‘’Düşünme’’ dedim. Sonra yineledim: ‘’Düşünme’’. Kapının kulbunu hızla çevirdim. Aynı anda perde açıldı; sahne başlamıştı yine, bu kez farklı olacaktı.

Bir çift göz şaşkınlıkla baktı bana, tıpkı nefesi gibi gözleri de şaşkın ve beklentiliydi. Repliğimi unuttuğumu sandı, sahneyi doldurmak için gereksiz bir şeyler söyleyecek oldu. Parmağımla ‘’sus’’ işareti yaptım ona. ‘’Belleğimi o koltukta bıraktım.’’ dedim. ‘’Yalnızca yüreğim var yanımda’’. Yine şaşkın nefesini duyumsadım, bu kez rüzgar gibi çarptı yüzüme. Sımsıkı sarıldı bana. Sırtımda parmaklarının sıcaklığını hissettim. Alkış seslerini duyabiliyordum.

Perde kapandı. Yaşam başladı.

 

Haziran 2012

Comments are closed.